6
“İyilik yaparken gösteriş yapmaktan kaçının. Yoksa gökteki Babanız’ın ödülünden yoksun kalırsınız. Bu nedenle, birisine yardım ettiğinizde bunu borazan çalarak yapmayın. İkiyüzlüler insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yaparlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini aldılar. Siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin. Öyle ki, yaptığınız iyilik gizli kalsın. Gizlice yapılanı gören Babanız sizi açıkça ödüllendirecektir.”
“Dua ettiğinizde ikiyüzlüler gibi olmayın. Çünkü onlar kendilerini herkese göstermek için havralarda ve sokakların başlarında durup dua etmeyi severler. Kesinlikle, size söylüyorum ki, onlar ödüllerini almışlardır. Ama siz dua ettiğinizde iç odanıza girin ve kapınızı kapayarak gizlide olan Babanız’a dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi açıkça ödüllendirecektir. Dua ettiğinizde, putperestler gibi boş söz tekrarı yapmayın. Çünkü onlar çok söz söylemekle seslerini duyurabileceklerini sanırlar. Bu nedenle siz onlar gibi olmayın. Çünkü Babanız neye ihtiyacınız olduğunu siz daha O’ndan dilemeden önce bilir.
Siz şöyle dua edin:
“ ‘Gökteki Babamız, adın kutsal tutulsun.
10  Krallığın gelsin.
Gökte olduğu gibi yeryüzünde de senin isteğin olsun.
11  Bugün bize günlük ekmeğimizi ver.
12  Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, Sen de bizim suçlarımızı bağışla.
13  Denenmemize izin verme, Bizi kötü olandan kurtar.
Çünkü krallık, güç ve yücelik sonsuza dek senindir! Amin.”
14  “Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. 15  Ama siz insanların suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz.”
16  “Ayrıca oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruçlu oldukları anlaşılsın diye kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini aldılar. 17  Ama siz, oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın. 18  Öyle ki, orucunuz insanlar tarafından değil, gizlide olan Babanız tarafından görülsün. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.”
19  “Kendinize, güve ve pasın yiyip bitirdiği, hırsızların girip çaldığı, yeryüzünde hazineler biriktirmeyin. 20  Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas yiyip bitirir ne de hırsızlar girip çalar. 21  Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.”
22  “Bedenin ışığı gözdür. Bu nedenle gözünüz sağlamsa, tüm bedeniniz ışıkla dolar. 23  Ama gözünüz kötüyse, tüm bedeniniz karanlıkla dolar. Buna göre, içinizdeki ışık karanlıksa, ne büyüktür o karanlık!”
24  “Hiç kimse iki efendiye hizmet edemez. Çünkü ya birinden nefret edip diğerini sever, ya da birine bağlanıp öbürünü küçümser. Hem Tanrı’ya, hem de paraya hizmet edemezsiniz. 25  Bu nedenle size derim ki: ‘Ne yiyip ne içeceğiz?’ diye yaşamınız için, ‘Ne giyeceğiz?’ diye bedeniniz için kaygılanmayın. Yaşam yemekten, beden de giyimden daha önemli değil mi? 26  Bakın gökte uçan kuşlar ne ekerler ne biçerler ne de ambarda yiyecek biriktirirler. Göksel Babanız onları besler. Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz?”
27  “Hanginiz kaygılanmakla ömrüne bir an ekleyebilir? 28  Giyim konusunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır zambaklarının, nasıl büyüdüğünü bir düşünün. Ne çalışırlar ne de iplik eğirirler. 29  Yine de size şunu söyleyeyim, Süleyman bile bütün görkemine karşın bunlardan biri gibi giyinmiş değildi. 30  Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı’nın, sizi de giydireceği çok daha belli değil mi, ey kıt imanlılar?”
31  “Bunun için, ‘Ne yiyeceğiz?’, ‘Ne içeceğiz?’ ya da ‘Neyle giyineceğiz?’ diyerek kaygılanmayın. 32  Çünkü uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel Babanız tüm bunlara ihtiyacınız olduğunu bilir. 33  Siz ilk olarak Tanrı’nın Krallığı'nı ve O’nun doğruluğunu arayın, o zaman bütün bunlar da size verilecektir. 34  Bu nedenle yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün sıkıntısı kendine yeter.”